top of page

Hayvan hakları savunucusu olup, hayvanları yemek benim için anlaşılması imkânsız bir çelişki.

  • Yazarın fotoğrafı: The Vegan Gazette
    The Vegan Gazette
  • 7 May
  • 3 dakikada okunur

Güncelleme tarihi: 14 May


Tanışalım: Esen Boyacıgiller


Veganlık yolculuğum, Rory Freedman ve Kim Barnouin’in yazdığı, Victoria Beckham’ın okuyup çok sevdiğini duyurduğu, popüler kitap Skinny Bitch (Zarif Çıtır) ile başladı. Bu kitabı bence harika kılan, aslen veganlıkla ilgili bir kitap olmamasına, diyet kitabı gibi görünmesine rağmen gizliden gizliye vegan propagandası yapmasıydı. Kitapta, süt endüstrisinin karanlığına dair bir bölüm var; o kısım bir gecede vegan olmamın sebebi. Ertesi sabah uyanıp hazırladığım ilk öğünümü çok net hatırlıyorum: domates, zeytinyağı ve tuzlu bir dilim tost ekmeği. Hâlâ favorim!


London has so many beautiful parks; they add so much joy to my life. Here I am at Regent’s Park in July.
Hayatıma neşe katan Londra parklarından biri: Regent’s Park, Temmuz.

İnsan vegan olmayı çok farklı nedenlerle benimseyebilir, ancak eğer bu neden kimliğinin temelinde yer etmemişse, varoluş kaygılarıyla özdeşleşmemişse, bırakması çok kolay. Bitki bazlı beslenmeyi tercih eden ama sonra bu yaşam tarzından vazgeçen influencer'lar ya da Lizzo gibi kişiler bana sorarsan vegan değil. Veganlığın özünde, hayvanların bizim tüketimimiz için kullanılmasına karşı bir duruş ve dünyanın kaynaklarının talan edilmesine başkaldırı yatıyor. Ben etik veganım. Hayvanların insan için gıda tedarik zincirinin bir parçası olarak sömürülmesini onaylamıyorum; köpek, domuz, kedi veya ineği yemenin farkı olduğunu, birinin kabul edilebilir, diğerinin edilemez olduğunu düşünmüyorum. Fabrikalar ve çiftliklerdeki hayvanlara uygulanan zulmü bir kez gördüğünde, bunu yok saymak imkansız. Hayvanları sevdiğini söyleyip aynı zamanda onları yiyenlerin yarattığı bilişsel çelişki benim için anlaşılmaz bir durum.



"

Veganizmle ilgili beni rahatsız eden önergelerden biri, insanların hayvanları yemeye mecbur olduğu, evrimin ve tarihin bunu gösterdiği argümanı. Eskiden yaptığımız ama artık yapmadığımız o kadar çok şey var ki. Zaman ve bununla birlikte insan da dönüşümün parçası. Maya Angelou'nun dediği gibi: ‘Daha iyisini bile kadar, elinizden gelenin en iyisini yapın’


Sertifikalı diyetisyen olarak, vegan beslenmenin sağlıklı olduğunu net söyleyebilirim. Benim kişisel felsefem her zaman 'çıkarmak değil, eklemek'. Buna 'crowding out' (yer kaplama) yöntemi denir. Eğitim aldığım Amerika'da, proteinle ilgili bir takıntı var. Ancak diyetimize daha fazla baklagil, meyve, sebze, kuruyemiş, tohum ve tahıl ekleyerek protein ihtiyacını karşılayabiliyoruz. Oysa yapılan çalışmalar, Amerikalıların %90'ının yeterli lif almadığını gösteriyor. Sadece bitkisel gıdalarda bulunan lif, beslenmemiz için elzem. Lifin, tok tutmak, bağırsak mikrobiyomunu düzenlemek ve bağırsak hareketlerini iyileştirmek gibi önemli görevleri var.


Yirmi yıl önce, veganlık doğal olarak sağlıklı bir diyetti çünkü vegan peynir, et, tatlı ve tereyağı yerine geçen ürünler yoktu; çoğunlukla fasulye ve pilavdan ibaretti. Bugün ise talebin, damak zevkinin ve teknolojinin ilerlemesiyle marketlerde kolaylıkla paketli vegan ürünler bulunabiliyor. Paketli bu ürünlerin, vegan olmayanlar gibi, sık tüketiminin sağlık için yararlı olduğunu savunmuyorum. Vegan da olsa, çoğunlukla işlenmiş gıdalardan oluşan bir diyetin, etobur beslenme tarzı kadar zararlı olması mümkün. Tohum yağları, lektinler gibi konularda etrafta dolaşan çok fazla yanlış bilgi var. İster etobur, ister vegan, ister pescataryen ol, tabağının çoğunluğunun işlenmemiş, organik gıdalardan oluşması önemli. Yine sebze, meyve, kuruyemiş, tohum ve tahılın önemine geldi konu.



"

Et, süt ve yumurtaya vegan ikameler olmasına bayılıyorum.



‘ Madem vegansın, neden ete, süte, peynire benzeyen şeyler yapıyor, yiyorsun?’ diyenlere, et yemeyi bırakmamızın hayvanlara uygulanan zulüm yüzünden olduğunu hatırlatmak isterim. Et, süt ve yumurtaya alternatiflerin gelişmesi ve bunlara ulaşımın kolaylaşması muhteşem. Bu ürünlere ‘geçiş yemekleri’ diyorum; vegan olmak isteyenler için hayatı kolaylaştırıyor. Eğer bu yiyecekler sayesinde vegan yemeklerin lezzetli olacağını görebiliyorsan, davamız bir kişinin daha vegan olmasına yarıyorsa, kazanılmıştır bence. Etrafımda pek çok arkadaşım, inek köftesi ile ‘Impossible Burger’ arasındaki farkı ayırt edemiyor.


13 yıldır veganım, ancak arada peynir yediğim dönemler oldu. Eskiden vegan peynirler plastik, tatsız ve kötü malzemelerle yapılıyordu, bugün Miyoko’s (vegan peynirin kraliçesi), Kite Hill (krem peynirine bayılıyorum), Londra’daki La Fauxmagerie gibi beğendiğim pek çok üretici var. Bunlar artizan ürünlerinde genellikle badem, kaju gibi doğal malzemeler kullanıyor. Hem sağlıklı, hem de lezzetli. New York’ta vegan krem peynirli bagel’ı canım istediğinde yiyebileceğim bir dünyada yaşamak harika bana sorarsan.



"

Eski bir peynir bağımlısı olarak, vegan peynirdeki gelişmeleri merakla izliyorum.



Veganlığın en etik yaşam biçimi olduğuna inanıyor, vegan olmayı seçiyorum, ama vegan olmaya henüz hazır olmayanları, bu fikirle flört edenleri de anlıyorum. %90 vegan olmak, hiç olmamaktan daha iyi. Haftada bir gün vegan beslenmeyi dene, sonra iki güne çıkar, nesıl hissediyorsun bir bak, vücudunu ve ruhunu dinle. Değişim zaman alabilir. Son olarak, diyetisyen olarak şunu da söylemek isterim, sadece patates kızartması, makarna ve Oreo yiyen ve kendini kötü hisseden insanları sık sık duyuyorum. Yeterince bitkisel protein aldığından emin ol, gerekliyse vegan beslenmede eksik olabilen, kimi vücudun depoladığı kiminin depolamadığı B12 takviyesi yap. Vegan olmaya karar verirsen, kendini sürekli bir eğitimin içinde, araştırma yaparken bulacaksın. 


Esen’in yolculuğunu keşfe devam için.






Diğer Yazılarımıza Göz At


bottom of page