Club Mexicana’da taco çılgınlığı
- Hazal Yılmaz
- 7 May
- 2 dakikada okunur
Güncelleme tarihi: 9 May
Belki bazılarınız hatırlar. Notting Hill’de Crazy Homies adında küçük bir mahalle lokantası vardı. Üzerinden uzun zaman geçtiği, ve o yılların anımsamaları margarita sürahileriyle dolu olduğu için hafızam biraz puslu. Ama orayı, şimdiye kadar gittiğim en nefis Meksika restoranlarından biri olarak hatırlıyorum. Sadece kolumdan sosu damlayan burritolar ve bardakların kenarında dizili hafif acılı tuz yüzünden değil, havasında, ışığında bir şey vardı. Şat bardaklarını ve karafları alıp eve götürmek için çok pazarlık ettim, guacamole’nin içinde ne olduğu sorduğumda hep aynı yanıtı aldım: sadece tuz, karabiber biraz da lime. Crazy Homies bir gün yok oldu. Siyah, hafif kimyonlu fasulyeli taco, salsa ve pirinçle doldurulmuş burrito ve erimiş peynirli, mantarlı enchilada avı başladı.

Şimdi her ne kadar Londra’da popülerleşen mutfaklardan biri olsa da, Meksika mutfağını bulmak uzun süre çok zordu. Yoktu hatta. Açılan birkaç yeri dener, her seferinde tatmin olmayıp eve döner ve yeni tarif arayışına girişirdik. Mango salsalı, fırınlanmış karnabaharlı fajita; mısır salsasıyla servis edilen Meksika usulü baharatlı pilav; mezcal margarita ve elbette guacamole! Kendi aramızda guac olarak kısalttığımız bu avokado püresinde ustalaşmak için denemediğimiz kombinasyon kalmadı: kırmızı soğan, taze soğan, soğansız / kişniş, maydanoz, roka / lime, limon, sarı limon / yeşil, sarı, kırmızı, San Marzano, cherry ve ata tohumu domatesler. Söyleyebileceğim tek şey, domates ne kadar suluysa guac o kadar fena. Benim tarif: Lime, kişniş, kırmızı soğan.
Bir gün, evlerde yapılan aylık Meksika yemeği katılımcılardan biri, Hackney’de düzenlenen supper club’dan bahsetti. California tarzı vegan Meksika lezzetlerine, Wham! plakları, şişme flamingolar ve bolca tekila eşlik ediyormuş. Gitmiş, gözleriyle görmüş, yemiş, içmiş. Ancak haber bana ulaşana kadar supper club bitmiş, Homerton’daki bir pub’da misafir mutfak olmuştu ekip. Ben de yapabileceğim tek şeyi yaparak The Spread Eagle’a gittim, ‘balık’ taco sipariş ettim. Burada bahsi geçen balık deniz yosunuyla sarılı tofu.

İşte o supper club, sonra misafir mutfak, şimdi iki şubesi bulunan Club Mexicana. Bu leziz fikrin arkasındaki yaratıcı isim ise Meriel Armitage. Önce Soho’daki Kingly Court’ta ilk şubesini açıyor, ardından Spitalfields’da daha da büyük bir ikinciyi. Nerede vegan yesem diye düşünmeye başladığımız anda, vegan olmayan arkadaşları götürecek yer gerektiğinde listenin tepesindeki üç yerden biri. Menüde favori seçmem zor ama her gidişimde açlık durumuma göre Buffalo Mushroom yanına bir ya da iki taco ekliyorum. Al Pastor, döner gibi seitan’dan yapılan, soğan, kişniş, yeşil salsa ve közlenmiş ananasla geliyor. BBQ Short ‘Rib’ ise BBQ sosu, lahana salatası, pembe soğan turşusu, jalapeño turşusu ve sarımsaklı mayonezli. Yanında içilecek en iyi şey? Jalapeño infüzyonlu margharita.
Bugünlerde Meksika mutfağı özellikle güneydoğu Londra’da hızla yayılıyor. Meksika tatları, mezcal tadımları, portakal aromalı acı soslar ve Horchata hakkında daha çok önerim var. Hepsini toplu bir yazıya dönüştürüyorum ama Club Mexicana ‘canın ne çekiyorsa, her şeyin veganı yapılabilir’in yaşayan kanıtı.

Olmazsa olmaz: Tabii ki taco. Aynısından üç tane söylersen £13.5. Önerim, arkadaşları toplayıp gitmen.
Favorim: SALSA MADRE — domates, lime, jalapeño ve kişnişle hazırlanmış bir lezzet bombası. Her şeyin üzerine olur.
Addres: Soho: Kingly Court, W1B 5PW. Shoreditch: Boxhall City, EC2M 7PN,Mayfair: Mercato Metropolitano, W1K 6ZA