top of page

Şimdi Sessizlik. Itadaki Zen.

  • Yazarın fotoğrafı: Hazal Yılmaz
    Hazal Yılmaz
  • 8 May
  • 2 dakikada okunur

Güncelleme tarihi: 9 May

Son zamanlarda, yakın gelecekteki Japonya planlarını anlatan birçok insanla sohbet ediyorum. Kimisi eskiden kalan alışkanlıklarla daha önce gitmiş arkadaşlarına ya da diğer gezginlere danışıyor, notlarını defterlerde, bilgisayarda açılmış sayfalarda biriktiriyor; diğerleriyse mahalle lokalleri ve ilk defa gidenlerin mutlaka görmesi gerekenlerden oluşan en verimli rotayı oluşturması için asistanı ChatGPT’yi işe almış durumda. Konu o kadar sık gündeme geliyor ki, Instagram akışım Kyoto merkezli kot markaları, Tokyo meyhaneleri izakaya’lar ve biraz araştırınca bağımsız müzik ve plak odaklı dinleme barı olduğunu öğrendiğim shimokitazawa mekân önerileriyle dolmuş durumda.


The table next to the window at İtadaki Zen, Highbury, London
Itadaki Zen’de pencere kenarı masası

Bu yazıyı yazarken, yan masada yine bir sohbete şahit oldum: “Fukuoka, Daimyo semtinde,” dedi biri. Gerisini yakalayamadım. Hadi şimdi diyip Japonya'ya gidemeyince, ama Japonya her köşede sana kendini hatırlatır hale gelince, bir Londralı ne yapar? Japan House London’ın programını takip eder. Japon tapınakları ve mabedlerinin ardındaki el işçiliğini ve zanaatkârlığı kutlayan The Craft of Carpentry sergisi, 6 Temmuz’a kadar ziyarete açık. Spiritland veya Space Talk’ta bir Pazar günü dinle(n)mesine gider. MagCulture veya Gosh! Comics’te dergilere göz atar. Hackney Wick’te Refill Therapy’ye uğrayıp Japon pirinç krakerleri kesekağıdı doldurur. Öğleden sonra Toconoco’da ince doğranmış havuç ve lotus kökü gibi sebzelerin susam yağıyla kavrulup soya sosu ve mirinle tatlandırıldığı kinpira; deniz yosununun soya sosu veya tuzla marine edilerek hazırlanan bir çeşidi tuzlu Kombu; turpgiller familyasından baharatlı takana veya Japon eriği Ume pirinç toplarından birini tadar. Bermondsey’deki Kanpai ’de sake içer. Ya da benim gibi, vegan bir Japon restoranı bulup masa ayırtır ve o günün gelişini heyecanla bekler.


The lunch special featuring tofu steak, white rice, miso soup, and fermented vegetables accompanied the cucumber kimchi at Itadakizen
Öğle menüsü: Tofu biftek, beyaz pirinç, miso çorbası ve fermente sebzeler, kimci salatalık eşliğinde.

King’s Cross’un sakin  köşesinde, dingin Itadaki Zen’den bahsediyorum. İsmi, Zen Budizmi'ni ifade eden ve meditasyon, içsel dinginlik ve farkındalıkla ilgili bir pratiği anlatan zen (膳) kelimesiyle, yemekten önce şükran ifadesi olarak söylenen itadakimasu (いただきます) kelimesinin birleşiminden geliyor. “Minnettar yemek” veya “mütevazı sofra” anlamına gelebilir.


Bordo perdeleri aralayıp içeri girdiğinde, duyduğun tek şey sessizlik. Ne çatalın porselene değmesi, ne bardakların tokuşması, ne de rahatsız edici bir gıcırtı, fışırtı, takırtı, tantana, tıngırtı duyuluyor. Yere düşen bıçakların çıkardığı gürültü yok. Dilsiz sandalyeni çekip masaya oturduğunda bir sürprizle karşılaşıyorsun: Hafta içi öğle menüsü: Tofu biftek, beyaz pirinç, miso çorbası ve fermente sebzeler sadece £8.00. Londra’da dört çeşit bir öğünü bu fiyata nerede bulabilirsin? Ya da £14.00’a başlangıç ve ana yemek kombosu yapabiliyorsun. Başlangıç seçenekleri arasında salatalık kimchi, gyoza mantıları ve Harumaki sebzeli börekler var; ana yemek olarak ise kremalı acılı ramen, miso ramen veya Japon köri ve pilavı tercih edebilirsin. Üzerine de geleneksel Japon pirinç keki mochi’nin dondurmalı versiyonları.


Sen miso çorbanı höpürdetip, tofu biftek parçalarını kimchi aromalı pirinç lokmalarıyla karıştırırken, yuzulu mochi dişlerini kamaştırırken tüm restoran sakinliğini koruyor. Itadaki Zen, insanın sadece kendisiyle vakit geçirebildiği bir yer. Kitapsız, ekrana bakmadan, telefonda konuşmadan veya sesli mesaj göndermeden. İsmi mi mekânın havasını belirliyor, yoksa atmosferi mi adını haklı çıkarıyor, emin değilim.

From lunch and dinner menu: Ramen at Itadakizen, Highbury.
Ramen.

Ne yenir? Salıdan Cumaya iki farklı öğle menüsü seçeneği var: Teishoku £8.00. Seçenekler: Tofu biftek veya gyoza mantıları, yanında beyaz pirinç, miso çorbası ve fermente sebzeler.


Bunu da bilin: Itadaki Zen’in, Kyoto’da ve daha da önemlisi, vegan seçenek bulmanın zor olduğu Paris’te de şubeleri var.






Diğer Yazılarımıza Göz At


bottom of page